Scroll To Top
News Trending
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

Followers

Browsing "Older Posts"

Gözler gençliğin göstergesi

24 Şubat 2014 Pazartesi / 2 Comments

Gözler gençliğin göstergesi

Yüzde yaşlanmanın ilk ve en belirgin olarak fark edildiği bölge göz çevresidir. Burası hem çok ince yapıda, hem de en yoğun mimiklere sahip bölgedir. Göz kapakları çok hassas olduklarından göz çevresinin en çok yıpranma belirtisi gösteren yeridir ve yaş ilerledikçe göz kapağı düşüklüklerinin görülmesi kaçınılmazdır.
Estetik Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Güner, estetik teknolojilerinin donanımlı uzmanlar tarafından uygulanması gerektiğini belirtti ve şunları ekledi: 'Yirmili yaşların sonlarında göz çevresinde kaz ayağı dediğimiz ince kırışıklıklar için botoks kullanımı oldukça yaygındır ve kırışıkların yerleşmesini önleyerek yaşlanmayı geciktirir. Otuzlu yaşlarla birlikte göz kapaklarının hemen altında, yanak üst sınırında koyu gölgeyle belirginleşmiş oyuklar ortaya çıkar. Bunun nedeni yanakların gevşeyip aşağı doğru sarkmasıdır. Bu oluklar hyalüronik asit ve kişinin kendisinden alınan (otolog) yağ dokusu gibi dolgu malzemeleriyle doldurulabilir.'
Yaş dönemine göre doğru çözümler üretilmeli
Her yaş dönemine ait problemlerin farklı çözümler gerektirdiğini belirten Op. Dr. Güner şöyle devam etti: 'Özellikle otuzlu yaşların ortasından sonra önlem alınmazsa yaşlanma etkileri daha hızlı göze çarpmaya başlar, bu dönemde yüzün orta kısmı genellikle aşağıya doğru yer değiştirir. Aşağıya doğru kayan alınla beraber kaşlar da üst göz kapaklarının üzerine sarkmaya başlar. Sarkan alın ve kaşların ağırlığını kaldıramayan gözkapakları da zamanla aşağı doğru kayar. Kırklı yaşların başında artık botoks ve dolgu yöntemlerinin yeterli olmayacağı bu durumlarda farklı ve bazen kombine çözümler üretilmelidir. Şakak germe (temporal lifting) ile gözlerin üzerine yığılmış kaşlar doğru konumlarına geri getirilebilir ve bölgedeki sarkma ortadan kaldırılarak kaz ayakları yok edilebilir. Her iki göz kapağı için de bu düzeltmeler yapıldıktan sonra bleferoplasti (göz kapağı ameliyatı) ile sadece geriye kalan kas ve deri fazlalıklarını gidermek yeterli olacaktır.'
İleri yaşlarda yüz bütün olarak ele alınmalı
Göz kapağı estetiği ameliyatlarında göz kapağı derisi, deri altındaki ince kas tabakası ve göz torbalarını dolduran yağlar alınmaktadır. Ancak yalnızca tek bir yöntem istenen gençleşmeyi sağlamada yeterli olmayabilir. Örneğin, ellili yaşlarda artık yüzdeki tüm yapılarda sarkma meydana gelmiş olduğundan, bu noktada artık bleferoplasti ile yüz ve boyun germe ameliyatlarının bir arada gerçekleştirilmesi uygundur. Ancak bu yaşlarda olup neştersiz bir şekilde gençleşme etkisi görmek isteyen kişiler kan dolaşımını düzenleyici bir yöntem olan PRP (platelet rich plasma), kök hücre enjeksiyonları ile birlikte yapılan lazer uygulamaları sonucunda göz çevresinde yıllar öncesindeki canlılık ve tazeliklerine tekrar kavuşabilirler.

Sağlıklı dişler, eklem iltihabı riskini azaltabilir

/ No Comments

Sağlıklı dişler, eklem iltihabı riskini azaltabilir

Dişleri fırçalamanın eklem iltihabı riskini azaltabileceği belirlendi. ABD'deki Louisville Diş Hekimliği Fakültesi'nden araştırmacılar, dişeti iltihabına yol açan bakteri ile erken eklem iltihabı ve hastalığın hızlı ilerleyişi arasında bağlantı olduğunu belirledi.

'Porphyromonas gingivalis' adı verilen bakterinin bazı proteinlerin kalıntılarıyla etkileşime geçen bir enzim ürettiğini belirten araştırmacılar, bu enzimleri 'davetsiz misafir' olarak algılayan vücudun savunmaya geçerek tepki verdiğini vurguladı.
Araştırmacılar, bunun sonucunda, eklem iltihabı riski fazla bazı hastalarda kemik ve kıkırdak tahribatına yol açan kronik iltihabın meydana geldiğine dikkati çekti.
Sonuçların başka araştırmalarla doğrulanması gerektiğini belirten bilim adamları, yine de bulguların dişlere iyi bakılması gerektiğinin önemini gösterdiğini belirtti.

Hamburger böbrekleri vuruyor!

/ No Comments

Hamburger böbrekleri vuruyor!

Türk Nefroloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, fast food tarzı beslenmenin böbrek rahatsızlıklarının yanı sıra, pek çok hastalığa neden olabileceğini söyledi.


Türk Nefroloji Derneği Genel Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, Türk Nefroloji Derneği Antalya Şubesi tarafından düzenlenen eğitim toplantısı sonrası, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Toplantıda son dönem böbrek yetmezliğinin tedavisinde uygulanan hemodiyaliz, periton diyalizi ve organ naklinin gözden geçirildiğini söyleyen Prof. Dr. Süleymanlar, son 5 yıldır Türkiye'de uygulanan periton diyalizi ve hemodiyaliz şeklindeki tedavilerin öne çıktığını kaydetti.
HEDEF ORGAN NAKLİ ORANINI ARTIRMAK
Kronik böbrek hastalığının Türkiye için çok önemli bir halk sağlığı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Süleymanlar, Türkiye'de yetişkin her 18-2 0 kişiden birinde bu hastalığın var olduğunu ve ülke nüfusunun 7.5 milyonunu ilgilendirdiğini aktardı. Bu tür hastalığı olanların yaşamının ancak diyaliz veya organ nakliyle mümkün olduğunu anlatan Prof. Dr. Süleymanlar, hiç diyalize girmeden hastaları organ nakliyle sağlığına kavuşturmanın en büyük hedefleri olduğunu vurguladı.
TÜRKİYE'DE 250 HASTADA UYGULANIYOR
Organ nakli imkanı bulamayan hastalar için son 5 yıldır 'ev diyaliz' yönteminin gündeme getirildiğini belirten Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, evde diyalizde halk arasında karından diyaliz olarak bilinen 'periton diyalizi' yöntemini tercih ettiklerini kaydetti. Ev diyalizlerinde hastayı çeşitli eğitimlerin ardından tedavinin içine daha aktif şekilde dahil ettiklerini vurgulayan Prof. Dr. Süleymanlar şöyle konuştu:
"Evde diyaliz uygulaması ülkemizde yeni bir tedavi. Şu an Türkiye'de 250 hastanın bu tedaviyi başarıyla uyguladığını ve bunlardan herhangi bir kayıp olmadığını keyifle görüyoruz. Ev diyalizinde hasta cebinden bir kuruş para harcamıyor. Bütün makine, teçhizat, su sisteminin kurulması Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) desteği ve ilgili sponsor firmaların bu konudaki gayretleri ve destekleriyle yürüyor."
EVDE DİYALİZ YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR
Evde diyaliz yönteminin en büyük avantajının daha uzun diyaliz imkanı sağlaması olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, özellikle gece diyaliz yapılmasını tercih ettiklerini, bu sayede hastaların gündüz sağlıklı bir insan gibi davranabildiğini belirtti. Diyaliz süresinin yüksek olmasının kişinin yaşam süresi yönünden de çok ciddi artıları olduğunu belirten Prof. Dr. Süleymanlar, "Yaşam süresini diğer diyalize göre uzatıyor. Kansızlık, kemik problemi, beslenme, tansiyon gibi sorunları bu vakalarda daha az görüyoruz" diye konuştu.
FASTFOOD'DA TUZ MİKTARI MÜTHİŞ
Toplantıda fastfood tarzı yiyeceklerin böbrek rahatsızlıklarına etkisinin ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlayan Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, şöyle dedi:
"Fastfood bir defa son derece sağlıksız beslenme tarzı. Biz hastalığı tedavi ederek değil, hastalık olmasını önleyecek tedbirler alarak önlemeyi çok önemli hedef sayıyoruz. Ülkemizin tuz alışkanlığı artık dünyaya manşet oldu. Dünyada en fazla tuz tüketen millet olduğumuz sabit. Tuzun yapmadığı şey yok; tansiyon, kalp problemi, böbrek hastalığına katkı, mide kanserinden tutun da osteoporoza da katkısı var. Fastfood'da hakikaten tuz miktarı müthiş. Köftesinde, patatesinde, ekmeğindeki o tuz miktarıyla zaten o kişi günlük tuz ihtiyacının iki katını alıyor. Fastfood tarzı yaşam hipertansiyon, obezite, şeker, böbrek ve kalp hastalığı demektir."
SADECE EKMEKTEN 7- 8 GRAM TUZ ALIYORUZ
Türk insanının tuz kaynaklarına bakıldığında ilk sırada ekmeğin geldiğini söyleyen Prof. Dr. Süleymanlar, "Ülkemizde 400 gram ekmek tüketiliyor. Sadece ekmekten 7- 8 gram tuz alıyoruz. Bunun yanında hazır gıdaların korunması, peynir, zeytin, ev salçası, turşu eklendiği zaman karşınıza 18 gram gibi devasa bir rakam çıkıyor. Özellikle okul kantinlerinde tuzu yüksek, doymuş yağ asitleri çok yüksek olan gıdalar mutlak şekilde kısıtlanmalı" ifadelerini kullandı.

Boynumuz neden ağrır?

/ No Comments

Boynumuz neden ağrır?

Günümüzde en sık şikayet edilen durumlardan biri boyun ağrısı. Pek çoğumuz ağrının kendi kendine geçebileceğini düşünse de tedavi edilemeyen şiddetli ağrılar, daha ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Peki boynumuz neden ağrıyor?
.
Uzm. Dr. Elif Gürkan'a göre son yıllarda teknolojinin getirdiği rahatlıkla beraber artan bilgisayar kullanımı, özellikle çalışan kişilerde boynun şeklinin değişmesine hatta ilerleyerek fıtık oluşumuna sebebiyet veriyor. Yrd. Doç. Dr. Ömür Kasımcan ise bu ağrıların altında yatan asıl sebebin basit bir kas spazmı olabileceği gibi cerrahi müdahale gerektirebileceği konusunda uyarıyor.
Boynumuz neden ağrıyor?
Başlangıçta sadece kas ağrısı ve kas tutulması şeklinde kendini gösteren bu rahatsızlık; hareketsizlik, ters ve ani hareketler, ağır kaldırma, boynu öne doğru zorlama, yanlış egzersiz, stres ve genetik olarak bağ dokularının zayıf olması gibi pek çok faktörden etkileniyor. Gürkan, 'Hastaların yeni başlayan akut ağrıları ve tutulmalardan birkaç hafta içerisinde kurtulması mümkün. Ancak ağrıların omurlar arasındaki disklerde hasara yol açması, oradan taşan maddelerin sinire dokunması ve bununla beraber kolumuzda da ağrı oluşması durumunda mutlaka doktor muayenesi yapmak gerekir' diyor. Teşhiste kişinin tüm omurgasını mutlaka görmek gerektiğinin altını çizen Gürkan, 'Kıyafetle yapılan bir muayene bile yanlış sonuca götürebilir. Boyun ve sırttaki eğrilikler, kas zayıflıkları, asimetrik görünümler, bir omzun düşük olması, kürek kemiğinin daha çıkıntılı olması, boyun hareketlerindeki kısıtlanmalar ve ağrılar, boynun tam dönmemesi ya da tam arkaya gitmemesi anormal durumlardır' diyor.
Boyun Ağrılarında Fizik Tedavi
Uzm. Dr. Elif Gürkan'a göre fizik tedavide hastanın kaslarındaki sıkışan noktaları açılıyor. Eğer ciddi bir kuvvet kaybı veya fıtık düşüncesi varsa emar ve röntgen düşünülüyor. Gürkan, 'Fizik tedavi egzersiz programları doğru yapıldığı, özellikle manuel tedavi ile birleştirildiği zaman son derece faydalı. Özellikle problem ilerlemeden yapılırsa hastanın uzun dönemde şikâyetlerinin azalmasına ve ilerleyen zamanlar için ciddi bir önleyici tedavi olma önemine sahip' diyor. Gürkan, boyun etrafındaki omurganın derinlerine yerleşen kasların kuvvetlenmesine ve eklem kısıtlama hareketlerinin açılmasına yönelik germe hareketleri ve esnetme hareketlerinin aynı anda yapılmasının da önemli olduğunu vurguluyor.
Ne Zaman Cerrahi Müdahale Gerekir?
Yrd. Doç. Dr. Ömür Kasımcan, hastanın zaman zaman boyun ağrılarında cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyabildiğinin altını çiziyor. Boyun fıtığına kola yayılan ağrının eşlik ettiği hasta grubunda tercih edilen cerrahi yaklaşımın Anterior Servikal Mikrodiskektomi ve Füzyon olduğunu söyleyen Kasımcan; 'Boynun ön sağ tarafından yapılan yaklaşık 2-3 cm kesiyle hastanın omurgasının ön yüzüne ulaşılır. Burada mikroskop altında servikal disk hernisi ve ağrıya neden olan osteofitik çıkıntılar temizlenir. Tamamen boşaltılan diskin yerine diskin yüksekliğini korumak amacıyla PEEK kafes konularak ameliyat sonlandırılır. Gerektiği durumlarda Anterior plak- vida sistemi konulması gerekebilir' diyor. Kasımcan, boyun ağrılarına yürüme güçlüğü, ellerde kuvvetsizlik ve idrar kaçırmanın eşlik ettiği durumlarda ise Servikal Laminektomi ve Posterior Füzyon ile boynun arkasında orta hatta yapılan bir kesi ile boyun omurlarının arka arkı çıkarılarak omurilikte mevcut basının ortadan kaldırılabileceğini de sözlerine ekliyor. Mekanik dengenin bozulması halinde, laminektomi ile birlikte omurganın sabitlenmesinin gerekli olabileceğini de belirten Kasımcan, 'Bu durumda arkadan yaklaşımda Lateral mass vidaları ya da pedikül vidaları ile omurganın stabilizasyonu (enstrumasyonu) sağlanır' diyor.

Kaşıkçı Elması Hikayesi Nedir?

/ No Comments

Kaşıkçı Elması Hikayesi Nedir?

kaşıkçı elması hikayesiTarihimiz bir çok zafer ve başarı ile dolu bu başarıların arkasında hiç kuşkusuz düzenli bir sistem yatmakta.Teknolojinin o safhasında bile bir çok takip işinin rahatlıkla yönetildiği yıllarda değerli eşyaların nerede olduğu sorusunun yanıtı ise anında verilebiliyordu. Dönemin sosyal durumu nedeniyle çok değerli taşların alt tabakalarda olma olasılığı neredeyse yoktu. Bu nedenledir ki yapılan araştırmalar sadece bir kaç kişi ile sınırlı kalıyordu.
Tarihimiz bir o kadar şanlı ve şerefli iken o günden bugüne kalan bir çok emanette bulunmaktadır. Bu emanetler dini veya maddi anlamda sınıflandırılmış ve insanların görücüsüne çıkarılmıştır. Bir çok müze veya sergi tarihimizden bugüne dek korunabilmiş olan milli değerlerimizi içermektedir. Bu değerlerin her biri bir hikayeye her biri ayrı olaylar zinciriyle değerine değer katmıştır.


Peki değeri henüz biçilememiş dünya üzerinde tek olan kaşıkçı elması nasıl ve ne amaçla bulunmuş ve günümüze kadar değerine yitirmeden kalabilmiştir?


 4. Mehmet zamanında bulunmuş olan bu elmasın hikayeside bir okadar ilginçtir. Yaşanan olayların elmasın değerine gölge düşerecek kadar zordur. Fakir bir adam bahçesinde kazı yaparken bu elmasa rastlar daha sonra bu elmasın kendi bahçesinden çıktığı için değerinin olmadığını düşünerek sadece bir kaşık karşılığı bir kaşıkçıya satar. Kaşıkçıda o günlerde değerine tam olarak anlayamadığı bu elması yine çok küçük bir bedel karşılığı bir kuyumcuya verir. Kuyumcu ise bu değerli taşı nasıl saklayacağını düşünürken haber padişaha kadar gider. Padişah emiri vererek elmasın saraya getirilmesini ister. O günden bugüne kaşıkçı elması yerini korur ve görmeye gelen kişilere ışıltılı bir şekilde selam verir.

Sivrisinek Sokunca Neden Kaşınır?

/ No Comments

Sivrisinek Sokunca Neden Kaşınır?

sivrisinek sokması Kan olmadan yavrularını besleyemeyen bu böcekler gelecekleri ve nesillerinin devam etmesi için içgüdüsel olarak bu davranışta bulunurlar. Aldıkları kokular ile hareket eden bu böcekler neredeyse hata payı sıfır olarak görevlerini başarıyla tamamlamaktadır.
Muhteşem bir yapıda olan bu böcekler kanı emerken uyguladıkları yöntemler ile de insanların ilgisini sürekli çekebilmeyi başarmışlardır. Bu üstün yeteneklere sahip böceklerin kanı emdikten sonra uyguladıkları yöntemler de yine dikkat çeken diğer bir ayrıntı olmuştur. Yapılan araştırmalar bu böceklerin kan emdikten sonra ortama bıraktıkları sıvılar üzerine olmuştur. İşlerini kusursuz bir şekilde tamamlayan bu böceklerin ürettikleri enzim veya sıvıların şu an gelinmekte olan teknoloji ile üretilmesi neredeyse imkansızdır.
Peki sivrisinek sokunca neden kaşınma meydana gelir? Bu konu da yapılan araştırmalar yine sivrisinek üzerinde ortama bırakılan sıvıların neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sivrisinekler ısırdıkları bölgelerde kanın pıhtılaşmasını önlemek için bir sıvıyı ortama enjekte etmektedirler. Isırılması sonrasında bir şey hissetmeyen kişi bağışıklı sistemini harekete geçirerek bir tepki verme yoluna gider.
Bağışıklık sistemi harekete geçince sisteme giren bu yabancı sıvıya karşı bir antikor üretilmek istenir. Üretilen bu sıvı bir süre sonra ısırılan bölgede şişme ve kaşınma oluşmasına neden olmaktadır. Yani vücudumuz da meydana gelen bu değişiklik kendi ürettiğimiz antikorların çalışmasından kaynaklanmaktadır.

Uykuda Beyin Faaliyetleri?

/ No Comments

Uykuda Beyin Faaliyetleri?

uyuyan bebek
Uyurken beynimiz içinde olan faaliyetleri inceleyen bir cihaz bağladığımız yayılan dalgaların frekanslarını öğrenmemiz mümkün olacaktır. Yapılan araştırmalar da hareketsiz bir insanın bir saniyede 10 adet sinyal gönderdiği bilimsel deneyler sonrasında ortaya çıkmıştır. Normal bir insanda ise uyku dışında hareketli halde bir saniyede yaklaşık 20 yani iki katı şekilde sinyaller gönderdiği yine aynı deneyler sonucunda ortaya çıkmıştır.
Uyku da bu durumlar oldukça farklıdır. Salınımı oldukça az sinyaller gönderen beyin saniyede 3-7 sinyal göndermekte ve bu sinyaller uyku daha da derinleştikçe azalmaya ve yavaşlamaya devam etmektedir. İnsanın uykusu artık en derin noktaya geldiğinde bu sinyaller durma noktasına gelmektedir. Bu durumlar da uyuyan kişilerin uyandırılması ani sinyal artışına neden olmaktadır.
Fakat uykunun bazı bölümlerinde ise bu sinyaller hareketli bir haldeyken gönderildiği kadar artabilir. Artan bu sinyaller uykunun REM adı verilen rüya görüldüği anlarda ortaya çıkabilir. Bu safha uyku halinde 4-5 kez görünebilir. Görülen bu safha daha fazla artış gösterebilir. Bu durumlarda ise kişi uyku anında bile yorulabilir.
Bu REM dönemin de kişi rüyaların büyük bir kısmını görmektedir. Rüyalarını gördükleri bu anlarda kişi uyandırılırsa olaylar çok taze bir şekilde görülebilir. Olayların bu andan itibaren farklı bir hal alması mümkün değildir. Tam bir uyku için REM safhasının kesinlikle görünmesi gerekmektedir. Eğer bu safha tamamlanmazsa uykusuzluk durumu baş gösterebilir.

Kutupdaki Canlılar Soğukta Nasıl Yaşar?

/ No Comments

Kutupdaki Canlılar Soğukta Nasıl Yaşar?

kutup ayısı
İnsan veya diğer hayvanların aslında vücut sıcaklıkları çok hassastır.Vücut sıcaklığı sürekli aynı seviyede tutulmaya çalışılır. Çünkü değişen vücut sıcaklığı insanlar üzerinde kalıcı hasarların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu olaylar sonucunda ise kişi beklemediği şekilde zararlar görebilir. Havalar birazcık ısındığında denizlere giren bizler biraz soğuduğunda ise yine vücudumuza dış etkenlere karşı korumak için hemen kışlıklarımızı giyeriz. Fakat doğada yaşayan hayvanların bu tür bir seçimleri yoktur. -40 derecede kar üstünde kızak çeken ve kutuplarda yaşayan hayvanlar buna en uyguk hayvanlardır.
Değişen ısı değişimleri bir çok hayvanın yaşamlarında değişikliklere neden olmasına yol açmaktadır. Özellikle güneşin bulut arkasına girmesi ile uçan böcekler bu 1-2 derecelik hava değişimlerinden etkilenir. Bu değişimler nedeniyle böcekler hareket edemez bir hal alırlar. Aynı örnek bir başka böcek türü olan çekirgeler için verilebilir. Gün içinde öğle saatlerinde yerinde duramayan bu hayvanlar gece saatlerinde çıkansoğuk nedeniyle yerlerinden başka hiç bir yere gidemezler.

Peki kutuplarda yaşamlarını sürdüren hayvanlar bu zor doğa şartlarına nasıl ayak uydururlar?

 Bu soruya verilen cevap ise genelde hep aynı ve değişilmezdir. Hayvanların kürkleriyle ilgili olduğunu savunan kişiler aslında sürekli olarak yanılmaktadırlar. Yapılan araştırmalar o bölgede yaşayan hayvanların genelde kürklü olmadığını göstermektedir. Özel vücut yapıları ile ayakta duran bu hayvanlar damar sistemleri ile de sıcaklıklara karşı büyük bir direniş gösterebilirler. Ayrıca derilerinin altına bulunan yağ tabakasıda hayvanların bu bölgelerde sağlıklarını korumalarına yardımcı olan en önemli faktörlerdendir.

Neden Derimiz Buruşur?

/ No Comments

Neden Derimiz Buruşur?

deriBütün vücudumuz sistemli bir şekilde var olup sistemli bir şekilde çalışmaktadır. Bu sistemli çalışmanın bazı doğal yapılar sonucu değiştiğini görmemiz mümkün olacaktır. Tüm vücudumuz bu yapılara karşı korunmak için tüy veya kıllar ile kaplıdır. Bu kıl ve tüylerin diplerinde ana maddesi yağ olan sebum adında yağ bezleri bulunmaktadır. Bu yağ ise derimize temas etmekte olan suyu derimizin altına almasına engel olmaktadır. Bu durum sonucunda ise su derinin üzerinde durur ve deri bu sayede yumuşuk bir şekilde kalmaktadır.
Fakat bazı bölgelerimizde ise kıl veya tüy çıkması mümkün değildir. Örneğin parmak uçlarımız avuç içlerimiz veya göz kapaklarımız bu bölgelere örnek olmaktadır. Bu nedenle deri üzerinde biraz önce bahsettiğimiz yağ tabakası yoktur. Bu yağ tabakasının olmaması bazı durumların çıkmasına da neden olmaktadır.
Bu bölgeler sulu bölgeler de fazla kaldığınde ise osmos olayı gerçekleşerek daha çok sulu yerden daha az sulu olan yere su akışı sağlanmış olur. Bunun sonucunda su ayak veya ellerimizde kıl ve tüylerin olmadığı yerlerde derinin altına geçmektedir. Su bu bölgeye geçtikten sonra ise deri şişer daha fazla suyu taşıyamayan deride bazı genleşmeler meydana gelmektedir. Bu olayın ardından ise banyo yapıldığında hepimizin bildiği gibi buruşma ve yıpranmalar meydana gelmektedir. Bu durum sıcak havalarda yolların bozulması veya daha farklı bir şekilde asfaltların yıpranması ile aynıdır.

WhatsApp'ta Devrim

/ No Comments

WhatsApp'tan devrim!

Barcelona'daki Mobil Dünya Kongresi'ne katılan WhatsApp'ın eş kurucularından Koum, WhatsApp aracılığıyla telefon görüşmelerinin başlayacağını duyurdu.

İspanya'nın Barcelona kentinde düzenlenen Mobil Dünya Kongresi'nde (MWC) konuşan WhatsApp'ın eş kurucularından Jan Koum, geçmişte gündeme gelen ancak şimdiye kadar resmileşmeyen WhatsApp'tan telefon görüşmesi yapılacağı haberlerini doğruladı.
Kongredeki konuşmasında cebinden 10 yıllık bir cep telefonunu çıkartarak, mobil teknolojisinin ne kadar geliştiğini anlatan Koum, WhatsApp'tan telefon görüşmesi yapmanın yazdan önce mümkün olacağını açıkladı.
Facebook tarafından satın alınmalarına rağmen 'WhatsApp'ın WhatsApp olmaya devam edeceğini' söyleyen Koum, 'Satın alma olayı var ama yakın zamanda büyük değişiklikleri içeren bir katılım olmayacak. İyi çalışan her şeyi muhafaza etmeye devam edeceğiz' dedi.

Kolanın Zararları

/ No Comments

Kolanın Zararları

Günümüzde 7'den yetmişe bir çok kişinin sık tükettiği gazlı içeceklerden biride kuşkusuz ki koladır. Bir çok zararı bulunmasına rağmen vazgeçemediğimiz içecektir.

Kolanın Zararları Nelerdir ve Vücuda etkisi


Kolanın Kemiklere zararları

Koladaki fosfat miktarı o kadar yüksek ki düzenli olarak kola içen birisinin ilerleyen yaşlarda kemik erimesine yakalanmaması adeta mucize olur.


Kolanın Beyin'e Zararları

Kola, beynin dopamin salgılamasını arttırıyor. Bu da kokain kullanmakla benzer etkilere yol açıyor. Aynı zamanda kola depresyona sebep oluyor ve uzun vadede beyin fonksiyonlarına zarar veriyor.


Kolanın Dişlere zararı

Kolanın içindeki asit dişleri çürütüyor ve ağız kokusuna sebep oluyor.
coca cola

Kolanın Kalp üzerindeki etkisi

Kolanın içinde bol miktarda bulunan mısır şurubu sadece diyabete yol açmıyor.Aynı zamanda kalp krizi riskini de yükseltiyor.


Kolanın Akciğere etkisi

Kola ve gazlı içeceklerde bulunan sodyum benzoat astıma davetiye çıkaran bir numaralı madde.Bu madde aynı zamanda egzama oluşumunu da tetikliyor.


Kolanın Mideye zararları

Asit miktarı midenin kendi enzimlerini salgılamasını önlüyor.Bu durum gastrit,ülser ve mide delinmesinekadar gidebiliyor.


Kolanın Böbreğe zararları

Kolanın içindeki bol miktarda fosforik asit böbrek taşı yapıyor ve böbrek yetmezliğine neden oluyor.


Kolanın Karaciğere etkileri

Kola içtikten 20 dakika içinde vücutta olması gerekenden 7 kat fazla insülin salgılanıyor.Kolanın içindeki diğer maddeler insanın şeker komasına girmesini engelliyor ama diyabet kaçınılmaz hale geliyor.


Kolanın Bağırsağa etkileri

Mide ile aynı etkiyi oluşturuyor.Bağırsak iltihabı ve kolon kanseri riski çok yükseliyor.


Kolanın Üreme üzerindeki etkisi

Kutu ve plastik şişelerin içinde bisefanol A maddesi bulunuyor.Bu madde östrejon hormonlarını harekete geçiriyor.Erkeklerde sperm sayısını azaltırken,kadınlarda meme kanseri riskini yükseltiyor.

Dünyanın etrafını dolaşan ilk insan kimdir?

/ No Comments

Dünyanın etrafını dolaşan ilk insan kimdir?



doğru bilinen yanlışlarDünyanın etrafını dolaşan ilk insan kimdir?
Günümüzde doğru bilinen yanlışlardan en önemlilerinden biride dünyanın etrafını dolaşan kişidir. Bu kişi aslında Zenci Henry... 


Ferdinand Macellan dünyanın etrafındaki turunu asla tamamlayamadı. 1521’de Filipinler’de henüz turun yarısındayken öldürüldü.
Macellan 1511’de Portekiz’den çıkıp Hint Okyanusu’nu geçerek önce Uzakdoğu’yu ziyaret etti. Zenci Henry’yi 1511’de Malezya’daki bir köle pazarında buldu ve onu geldiği yoldan Lizbon’a götürdü.
1519’da çıkılan dünya turu girişimi de dahil olmak üzere bundan sonraki tüm yolculuklarında Zenci Henry, Macellan’ın yanında gitti. Bu yolculuk diğer yönden, yani Atlas Okyanusu’nu ve Büyük Okyanus’u geçerek gerçekleşti, bu yüzden 1521’de Uzakdoğu’ya vardıklarında Zenci Henry dünyanın etrafını tam olarak dolaşmış olan ilk insan oldu.
Zenci Henry birçok güneydoğu Asya ülkesinin milli kahramanıdır.

Uzay'a Gönderilen İlk Hayvan Hangisidir?

/ No Comments

Uzay'a Gönderilen İlk Hayvan Hangisidir?

sinekBir çok insanın bildiği uzaya gönderilen ilk hayvan Laikaisimli köpektir. Fakat bu yanlıştır.
Doğru cevap: Meyve sineği. Küçücük astronotlar bir miktar tahıl tohumuyla birlikte Amerikan V2 roketine bindirildi ve 1946 Temmuz’unda uzaya fırlatıldılar. Yüksek irtifada patlamanın radyasyon üzerine etkisini test etmeye alışkındılar.

Botoks Etkili Güzellik Maskesi

/ No Comments

Botoks Etkili Güzellik Maskesi

Bu yüz maskesi tarifi, ciltte botoks etkisi yapıyor ve cildi canlandırarak gergin bir hal almasını sağlıyor. Cilde sağladığı botoks etkisi sayesinde acil durumlarda pürüzsüz bir cilt için ideal bir güzellik maskesidir.

Gerekli Malzemeler

- 1 yumurta sarısı
- 1 tatlı kaşığı limon suyu
- 1 tatlı kaşığı süt
- 1 tatlı kaşığı bal
- 1 çimdik tuz



Güzellik Maskesinin Hazırlanışı ve Kullanım Şekli

yüz maskesi
  • Tüm malzemeleri karıştırın. 
  • Cildinizi temizleyin
  • Hazırlamış olduğunuz karışımı, göz altlarınız hariç tüm yüzünüze 1 kat sürün. 
  • 10 dakika bekledikten sonra üstüne bir kat daha sürün. 
  • Toplamda, 3 kat maske sürdükten sonra, 30 dakika bekleyin.
  • Cildinizi 30 dakika beklettikten sonra, yüzünüzü ılık su ile yıkayın.

1 Haftada 10 Kilo Verdiren Diyet Programı

/ No Comments

1 Haftada 10 Kilo Verdiren Diyet Programı

Merhabalar, Kilolarıyla başı dertte olanlar için mükemmel bir diyet programı paylaşıyorum sizlerle. Bugün sizlere 7 günde 10 kilo verdiren diyeti tanıtacağım.
Bir haftada 10 kilo vermek imkansız değil ! Ama şunu da bilmeniz gerekir ki hiçte kolay bir diyet değildir.Zorlayabilir. Eğer bir rahatsızlığınız varsa kesinlikle bu diyete başlamayınız. Özellikle ilk 2 gün boyunca zorluk çekebilirsiniz. Fakat sonrasında alışacaksınız. Tabi ki her bünyede aynı sonucu vermese de bu diyet sayesinde ortalama olarak 10 kilo verebileceksiniz.

1 Haftada 10 Kilo Verdiren Diyet Programı
1 haftada 10 kilo verme

Pazartesi
Sabah: Şekersiz türk kahvesi ya da şekersiz nescafe sınırsız tüketebilirsiniz. Yanında 2 dilim tam buğday ekmeğinden yapılmış sandviç

Öğle: 2 adet haşlanmış yumurta ve 1 dilim tam buğday ekmeği

Akşam: Izgarada pişirilmiş 3 kuzu pirzola, ekmek tüketilmeyecek, bol yeşilli limonlu salata

Salı
Sabah: : Şekersiz nescafe ya da şekersiz türk kahvesi sınırsız. Yanında 2 dilim tam buğday ekmeğinden yapılmış sandviç

Öğle: 3 adet ızgara köfte, bol yeşillikli salata

Akşam: Sınırsız sebze yemeği, ayran (ekmeksiz)

Çarşamba

Sabah: : Şekersiz nescafe ya da şekersiz türk kahvesi sınırsız. Yanında 2 dilim tam buğday ekmeğinden yapılmış sandviç

Öğle: 2 adet haşlanmış yumurta, 1 dilim tam buğday ekmeği

Akşam: Sınırsız sebze yemeği, ayran (ekmeksiz)

Perşembe

Sabah: : Şekersiz nescafe ya da şekersiz türk kahvesi sınırsız. Yanında 2 dilim tam buğday ekmeğinden yapılmış sandviç

Öğle: 1 adet haşlanmış yumurta ile yapılmış bol limonlu yumurta salatası

Akşam: Sınırsız meyve

Cuma

Sabah: : Şekersiz nescafe ya da şekersiz türk kahvesi sınırsız. Yanında 2 dilim tam buğday ekmeğinden yapılmış sandviç

Öğle: Sınırsız balık, ekmek kesinlikle tüketmeyeceksiniz

Akşam: Sınırsız sebze yemeği, ayran

Cumartesi

Sabah: : Şekersiz nescafe ya da şekersiz türk kahvesi sınırsız. Yanında 2 dilim tam buğday ekmeğinden yapılmış sandviç

Öğle: Sınırsız ızgara tavuk

Akşam: Sınırsız sebze yemeği, ayran

Pazar

Sabah: : Şekersiz nescafe ya da şekersiz türk kahvesi sınırsız. Yanında 2 dilim tam buğday ekmeğinden yapılmış sandviç

Öğle: Sınırsız sebze yemeği, ayran

Akşam: Sınırsız ızgara tavuk

Not: Mümkün olduğunca programa uymaya çalışın. Ekmeği sadece listede yazılı olan zamanlarda

Karbon Nanotüplerin Başlıca Özellikleri

/ No Comments
Karbon Nanotüplerin Başlıca Özellikleri

Karbon nanotüpler, geometrilerine bağlı olarak yarı-iletken ve metalik özellik gösterirler. Hiç bir katkı maddesi olmaksızın, nanotüpün, geometrik parametrelerinin değiştirilmesiyle, elektronik özellikleri de değiştirebilir. Tüplerin elektronik uygulamalarda, önemli bir yeri vardır. Çok esnek ve sağlamdırlar. Karbon nanotüplerden yapılan büyük levhalar daha hafif ve esnek hava araçlarının yapılmasına imkân verecek. 

nanotüpler
New Hampshire, Concord’daki özel bir şirketin çalışanları nanoteknolojik yöntemler kullanarak karbon nanotüplerden metrelerce uzunlukta ve sadece kâğıt kalınlığında levhalar yapmayı başarmış. Nanotüpler bir metrenin milyarda biri genişliğindebilinen en güçlü ve en iletken malzemeler olarak tanımlanıyor. Araştırmacılar yıllardır bu malzemeyi kullanarak çok verimli elektrik iletim hatlarıbirkaç kilometre esneyebilme özelliğine sahip asma köprüler ve hatta uzaya uydu gönderilebilecek asansörler yapabilmenin hayalini kuruyor. Bu konuda çalışan bazı şirketler nanotüplerle bazı malzemeleri karıştırarak kompozit elde etmeyi başarmış olsa da sonunda ortaya çıkan ürünün her bir nanotüpün tüm özelliklerini taşımasını sağlamak oldukça zor. Sadece nanotüplerden oluşan büyük levhalar yapmayı başaran şirket bu alanda büyük bir adım atmış oldu. Levhalar henüz kendilerini oluşturan nanotüpler kadar güçlü ve iletken değil. Fakat bazı uygulamalarda kullanılan bakıra ya da diğer geleneksel malzemelere daha hafif bir malzeme olarak alternatif olabilecek.